* Samsun Forum *
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

* Samsun Forum *

..::SAMSUN KARADENİZ GENCLİK::..
 
PortalliAnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Fındığın Derdi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
karawatan
4 YILDIZLI ÜYE
4 YILDIZLI ÜYE



Mesaj Sayısı : 449
Kayıt tarihi : 10/07/07

Fındığın Derdi Empty
MesajKonu: Fındığın Derdi   Fındığın Derdi Icon_minitimeSalı Tem. 10, 2007 5:38 pm

Bir avuç fındık iyi gelir. Fazlası zarar. Bir avuç hak elde etme mücadelesi bazılarına vız gelir. Milyonlarca mücadeleci biraraya geldiğindeyse hak gelir, hukuk gelir

Gizli cennet Maçahel'e gittiğimde, "Bayır aşağı sarkan ağaçlardan fındık toplamak istiyorum," demeseydim, bu yazıyı yazmayacaktım belki de. Oradaki fındık ağaçlarından birinin bürümcük yaprağı bir şeyleri anlatmak istercesine kazara gözüme girmeseydi, Karadenizli üreticinin feryatları kulağımda yankılanıp durmasaydı, Kaçkarlar'ın zirvesinden yorgun argın inerken, enerji versin diye bir avuç fındık uzatılıp "Çok fazla yeme, ishal yapar" denmeseydi, söz dinlemeyip 36 saatlik bir otobüs yolculuğunda avuç avuç fındık yediğim için gecenin bir vakti otobüsü durdurtarak tuvalete koşmasaydım; geçtiğimiz kış, fındığın marketteki fiyatının 50 liraya dayandığını görmeseydim, Terzi Fikri aklıma gelip durmasaydı, Türkiye'deki fındık meselesinin mide bozucu değil, düpedüz sinir bozucu olduğunu fark edemeyecektim.
Reklam filmi çekip fındık şöyle yararlı, böyle faydalı, demekle olmuyor işte. Üreticiden üç kuruşa alınan fındık, tüketicinin karşısına altın alıyormuş gibi hissetmesine yol açacak denli fahiş fiyatlar dayatılarak geliyorsa, bu işte bir çapanoğlu var, demek lazım gelir. Üstelik, bu mesele yeni de değil. "Kendi kendine yeten bir tarım ülkesiyiz," diyerek kandırıldığımız dönemlerde de fındık üreticisi ve dahi tarım sektöründeki bütün üreticiler aynı sancıyı yaşıyordu. Emek her daim sömürüyle karşılık buluyordu.
Son günlerdeki fındık alım fiyatı tartışmaları durumun artık tahammül sınırlarını aştığını gösteriyor. "Fındığı ve bizi yok ettiniz," diye milletvekiline feryat ediyorsa üretici, bunu güvenlik güçleri tarafından bastırılması gereken bir arbede olarak görmekten daha fazlası yapılmalıdır. Sendikal hakları engellenmeye çalışılmamalı ve gereken iç hukuk düzenlemeleri de bir an önce yapılmalıdır.
Yapılmalıdır diyorum da, kendim bile inanmıyorum. Benim bu ümitsizliğime kaç avuç fındık yesem iyi gelir acaba? Çünkü, fındık meselesindeki adaletsizlik dünle bugünün konusu değil. 30 yıl önce de aynı durum yaşanıyormuş zaten. Hatta, devrimin halklardan güç alarak yapılabileceğine olan inancını hep sağlam tutarak, yönetime halkı da katarak, kısa sürede Fatsa'da geniş çaplı bir dönüşüm gerçekleştirmiş olan Terzi Fikri, 1968'den sonra Karadeniz'deki emekçilerin örgütlenmesine ön ayak olurken, Samsun'dan Trabzon'a kadar olan bölgede, "Fındıkta Sömürüye Son" mitingleri düzenlemiş ve konuşmacı olarak bu mitinglerde yer almış. 1978-79 yıllarında, Giresun ve Ordu yörelerinde yapılan "Fındıkta Sömürüye Son" mitinglerinin örgütlenmesinde de aktif olarak çalışmış. Yani, fındıkta adaletsizlik hep varmış.

Kabuk kırılır...
Karadeniz bölgesi, insanına coşkuyu ve asiliği delice dalgalarıyla ferman etmiş bir denizle burun buruna ve her daim yan yana, kol kola, iç içe olduğu yemyeşil dağlarla örtülü. Dağ görgüsü başka şeye benzemez. Hırçındır ama adam eder insanı. Fındık toplayıcısı, yamaca bırakır kendini hiç düşünmeden fındık ağacıyla sarmaş dolaş olarak. Bu onların yıllardır sürdürdükleri hasat dansıdır ve her dakikası emeğin insan hayatındaki sınanmasıdır.
Fındık dediğin nedir ki, şuncacık bir enerji deposu ya da içkinin yanında iyi giden bir çerez, demeyin sakın. Yamaçtan aşağıya boynunu eğmiş bir fındık ağacı, taşıdığı her bir fındık tanesini düşmesin diye nasıl sıkı sıkı tutuyorsa işte öyle bir güçle direnmeli, dayanmalı bu adaletsizlik senaryosuna. Çünkü aynı oyun, tütün için de, pamuk için de, buğday ve diğer tarım ürünleri için de oynanıyor. Ve Türkiye çok uzun yıllardan beri kendine yetebilen bir tarım ülkesi olmayı beceremiyor. Genleriyle oynanmış ithal mısırları ve buğdayları yemek zorunda bırakıldığımız için mi sesimiz çıkmıyor? Bunun için mi vakti zamanında dönüşümün en güzel örneğini yaşamış bir coğrafyada toplanan fındıkların ne yapılacağı, kaça alınıp kaça satılacağı bir türlü düzenlenemiyor?
İhtiyacımız olan, bir avuç fındık ve halka hak ettiği dönüşümü gerçekleştirebileceğine dair inancının avuçlara sığmayacak kadar çok olduğunun hatırlatılması. Bir avuç fındık iyi gelir. Fazlası neme lazım bozar mideyi. Bir avuç hak elde etme mücadelesi bazılarına vız gelir. Milyonlarca mücadeleci bir araya geldiğindeyse hak gelir, hukuk gelir.
Fındık yerken, çileli bir yolculuğun güncesini okur gibi olmalı insan. Dimdik yamaçlardan başlayan ve tozlu tezgahlarda son bulan debdebeli bir yolculuktur bu. Kabuk kırılır yen içinde kalır. Fındığın çilesi bülbüle dert olur. Ümitsizce söyler durur; yine yeşillendi fındık dalları, işte yeşillendi fındık dalları, zaten hep yeşildi fındık dalları. Ah o fındık dalları!

SEVGİ ÜNAL / Radikal / 01.10.2006
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Fındığın Derdi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
* Samsun Forum * :: KARADENİZ :: KARADENİZ ÜRÜNLERİ-
Buraya geçin: